Bizim kültürümüz ve dünya görüşümüz içerisinde pazarlama kelimesi çok da saygın bir yer tutmaz. Genelde insanlar daha iyi bir iş bulana kadar pazarlama işleri yaparlar. Kimse bu konuda uzmanlaşmak gibi bir hayale sahip değildir. Daha önce ki yazılarda da tüccarlık üzerine birkaç kelam etmiştik. Pazarlama tüccarın mesleğidir ve sevilmez. Kimse kızını pazarlamacıya vermek istemez, kızı istemediği sürece.

Pazarlamacı dediğinizde kafanızda oluşan resme bakın! Çok da hoş bir adam değil sanırım. Yüksek yalan söyleme potansiyeli, güvenilmez bir tavır gibi ilginç kavramlar ile kodlanmıştır bu kelime. Kimse kartvizitine paralamacı yazmaz. Yatırım danışmanı yazar, müşteri temsilcisi yazar ama “satış” yazmaz.

Dünyada pazarlama ile ilgili anlayış değişti. Eskiden pazarlamacılar ellerine ürünlerini alır, kapı kapı gezerek mal satarlardı. Bu iş akışı içerisinde pazarlamacı ve mal birinci plandaydı. Müşteri kritersiz, kapı kapı gezilerek bulunabilecek kadar çoktu zaten.

Satış & Pazarlama

Özellikler bilimin pazarlamaya açtığı imkanlar ile pazarlamanın odak noktası değişti. Nöröloji gibi bilim dalları ve ilerleyen psikoloji insanların satıl alma tercihlerinde çok da mantıklı olmadıklarını ortaya çıkardı. Yani insanlar, satın alması mantıklı olan şeyleri satın almıyorlar, karar verme süreçlerinde bir mantık zinciri kurmuyorlardı. Burada eline satın alması mantıklı bir malzeme alarak kapı kapı gezen pazarlamacının devri bitti. Satışçı öldü, pazarlamacı doğdu.

Artık satış kelimesi, satılan ya da satış sürecindeki bir ürünün temini, teslimi ya da hazır müşterilerden sipariş toplanması gibi konuları tarif ediyor. Bizler ülke olarak bu konuda çok iyiyiz. Plasiyerlik tam da bu meslek aslında… Ama pazarlama konusunda berbatız.

Pazarlama ney? Bir ürünü değil o ürünü satın alma fikrini satmak demek. Pazarlamacılar artık ürünleri ellerine alıp sokakları gezmiyorlar, klavye başında ürünler ya da markalar ile ilgili ilham veren içerikler hazırlıyor, reklam filmleri çekiyorlar. Satın almaya karar veren müşteriler ile satışçılar ilgileniyor zaten. Pazarlamacılar ürünün fikrini, müşteriye satın almak konusunda bir ilhamı taşıyorlar.

Birçok nöröpazarlama deneyi insanların satın alma süreçleri içerisinde mantığın ne kadar az yer tuttuğunu, insanların satın alırken duyguları ile hareket ettiğini gösterdi. Psikoloji insanların duygu durumları ve bu duygu durumları arasındaki geçişler ile ilgili veriler sağladı. Pazarlamacılar da insanlara bu duygu durumlarını sattılar.

Bir araba satmak için, en mantıklı arabayı üretip bunu insanlara anlatmak yerine, en iyi hissettiren arabayı üretmeye odaklandılar. Belki de sadece bu konuda insanları ikna etmeye… Koca bir kozmetik sektörü sadece bunun üzerine kurulu. Parfüm reklamlarına bir bakın, hangisinde mantıklı bir önerme var?

Bizim ülke ve insan olarak küçük gördüğümüz pazarlama mesleği, pazarlama bilimi, şimdi birilerinin dünya üzerinde hakimiyetinin temeliydi aslında. Bu bahsettiğim fiili bir hakimiyet değil, zihinsel bir hakimiyet.

Kavram Pazarlaması

Bize ürünlerinden önce kavramlarını sattılar. İnsanın nasıl düşünmesi, nasıl yaşaması, neleri hoş görüp, neleri kutsaması gerektiği, hangilerini seçerse daha fazla mutlu olacağı ile ilgili kavramlar sattılar. Bizim tanımlarımızı değiştirdiler. Bizim ve tüm dünyanın.

Bundan çok değil 150 yıl öncesine gitmiş olsanız ve elinizdeki bir ışınlanma makinesi ile dünyanın üç farklı bölgesine ışınlansanız oraların neresi olduğunu anlar mıydınız? Evet! 150 yıl önce Amerika’da bulunan insanlar ile Brezilyada bulunan insanlar arasında, Rusya’da yaşayanlar ile Türkiye’de yaşayanlar arasında giyim, kültür ve yemek gibi konularda çok büyük farklar vardı. Şimdi neredeyse yok. İnsanların fiziki yapıları size nerede olduğunuz konusunda ipuçları vermese çok doğru tahminler üretebileceğimizi düşünmüyorum.

Önce kavramları satın aldık. Kavramları aldığımız için ürünler bu kadar çabuk büyüdü. Bugün sizin para konusundaki düşünceleriniz ile dedenizin bu konudaki düşünceleri ne kadar ortak? Asıl soru şu; para konusundaki düşüncelerinizi nerden edindiniz? Ya kariyer? Yemek? Dünya? Estetik? Aşk?

İyi Pazarlama

Pazarlama kötü bir şey değildir. İnsanları aynı duygu ve düşünce üzerine toplama ile ilgili bir girişimdir. Bizim de iyi pazarlamacılara ihtiyacımız var. Hem de her meslekten. Yönetmenler, şairler, ressamlar, tasarımcılar, girişimciler… Herkes pazarlama konusunda bir fikir sahibi olmalı. Olmalı ki biz de önce kelimelerimizi kendi değerlerimiz ile kodlayalım ve bunu etrafımızdaki dünyaya iletebilelim. İyipazarlama yapalım. Dünyaya kavramlarımız, fikirlerimiz, kültürümüz ile bir ruh üfleyelim. İyi niyetler satan iyi pazarlamacılar olalım.