Seçimin hızla yaklaşması, Türkiye ekonomisinde tsunami dalgalarını aratmayacak hareketlilik ve uluslararası kredi kuruluşlarınca Türkiye ekonomisine yönelik yapılan incelemelerin etkisi  birleşince “Türkiye’yi yeni bir kriz mi bekliyor?” sorusu yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. 

Son bir aylık sürçte döviz fiyatlarındaki ani yükseliş Merkez Bankası müdahalelerine rağmen kontrol altına alınabilmiş değil. Türkiye’nin dış borçlarının dövize endeksli olmasının da etkisiyle Türkiye ekonomisinin üzerinde karanlık bulutlar cirit atıyor. Dolayısıyla toplumun tüm kesimleri endişe yaşıyor ama küçük ve orta ölçekli işletmelerin endişeleri ayrı bir tartışma konusu yaratıyor. 

Doların yükselmesi, Euro’nun tarihi rekorlar kırması, borsadaki değer kaybı ve vatandaşın alım gücünün azalması Türkiye’de ekonomik kriz olacağı yönünde değerlendiriliyor. Farklı görüşlerdeki cephelerden yapılan açıklamalar birbiriyle tezat oluştursa da son dönemde krizin çıkacağına garanti olarak bakılıyor. Bu nedenle krizle ilgili sorular krizin çıkıp çıkmayacağından ziyade krizin ne zaman çıkacağı yönünde sorulmaya başlanıyor. 

Ekonomik Kriz Türkiye’ye Özgü Değil

Dünya genel anlamda ekonomik buhran içerisinde; birkaç ülkeyi bu genellemeden çıkarırsak özellikle gelişmekte olan ülkelerin tamamında ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Komşularımıza baktığımızda da ulusal para birimlerinin özellikle dolar karşısında ciddi kayıplar yaşadığı biliniyor. Üstelik bazı komşu ülkelerin paraları TL’den bile daha fazla değer yitiriyor. Bu koşullar altında ticaret yapmak, yatırım kararı vermek ve yeni ürünler üzerinde çalışmak dahi işletme sahiplerinin kara kara düşünmeye başlamasına neden oluyor. 

Kriz dönemlerinde KOBİ’lerin izleyecekleri stratejileri özenle belirlemeleri gerekiyor. Zorlu ekonomik koşulları fırsata çevirebilenler krizde güçlenebilirken diğerlerinin piyasadan varlığı silinebiliyor. 

Kriz Olursa KOBİ’ler Ne Yapabilir?

Ekonomik kriz etkilerinin iyiden iyiye hissedildiği bu günlerde KOBİ’ler etkisini kısa sürede gösterecek bazı tedbirler alabilirler; diğer bir deyişle kriz koşullarına dayanmak ve krizden güçlü çıkmak için henüz geç değil! Yapılması gereken ilk şey ekonomik çevrenin değişeceğinin anlaşılması ve yeni rekabet stratejilerinin belirlenmesi olduğu konusunda uzmanlar hemfikir. 

Bu kapsamda;

Firmalar Fiyat Düşürebilirler: Kriz yönetiminden başarı elde etmek isteyen firmaların bu süreçte fiyat düşürmesi önerilir. Rakiplerinden farklılaşmak ve bozuk ekonomide dahi satış sürekliliğini sağlama adına fiyat politikasında değişiklik yapılmasının faydası görülür. Faaliyet gösterilen sektörden bağımsız olarak fiyat düşürme politikasının uygulanması ithalat yapan firmalar için oldukça zordur. Bu nedenle fiyatları düşürmek isteyenlerin ürün çeşitlendirmesine gitmeleri gerekir. Daha çok yerli ürün tercih ederek ve dövizdeki artıştan zarara uğramaktan kaçınarak hedef kitlelerine satış yapabilirler. 

Kalite Sabit Tutulmalıdır: Fiyat düşürmek denilince akla hemen “Kalite ne olacak?” sorusu gelir. Firmaların yapacağı en büyük hata kendi ürünlerinin kalitesini düşürmektir. Kendi ürünlerini imal eden hiçbir firma ürünlerinin kalitesine zeval getirmemelidir. Sadece krizden etkilenmemek için başlatılan bu strateji uzun vadede marka imajına geri döndürülemez zararlar verebilir. 

Masraflar Kısılmalıdır: Kriz dönemlerinde firmaların masraflarını kısmaları gerekir. Ancak bu aşamada masrafların hangi kalemlerden kesileceğinin belirlenmesi kritik ölçüde önemlidir. Yapılan en büyük hatalardan biri de pazarlama bütçesinin azaltılması olur. Elbette küçük ve orta ölçekli işletmelerin devasa reklam bütçesi ayırmaları gerektiğinden bahsetmiyoruz. Ancak dijital pazarlama stratejilerine ağırlık verilmesi, web tasarım trendleri doğrultusunda sürekli güncellenen bir web sitesine sahip olunması ve sosyal medya yönetimi gibi pazarlama tekniklerinde süreklilik sağlanmalıdır. Firmaların büyük kısmı kriz nedeniyle bu tarz hizmetlerden vazgeçeceği için devamlılık sağlayanların satışları daha kolay bir şekilde artacaktır. 

Bir Önceki Yazımıza Gözatın : Sosyal Satış: Alıcılarla Nasıl Bağlantıya Geçilir?