Genişleyen iletişim imkanları ile birlikte markalara tüketicilere ulaşabilecekleri imkanlar doğdu. Cep telefonları, tabletler, kiosklar, basılı reklam materyalleri, internet siteleri ve çağrı merkezi deneyimleri. Bu kadar faklı kanalın bulunması bir imkan olarak görülse de kanallar arasında tutarlı bil dil ve anlatım yakalayamayan markalar için bu durumun dezavantaja dönmesi bile mümkün.

Potansiyel müşteriler markanız ve ürünleriniz hakkında reklam içerikli materyallere, çok farklı kanallardan ulaşabilirler. Ellerine markanız için yapılmış bir broşür geçebilir, markanızı sosyal medyada görebilirler, radyo reklamınızı duyabilirler ya da internet sitenizi ziyaret edebilirler. Bu kadar fazla ve çeşitli kanallardan size ulaşan potansiyel müşterilerin deneyimlerini aynı ve tutarlı bir dil ile organize edip, satışa yönlendirmek düşündüğünüz kadar kolay olmayacaktır.

Markanızın insanlarla konuştuğu farklı mecralarda tutarlı bir iletişim dili inşa etmek için birkaç önerimiz var;

Bütün Duyuları Düşünün

Markanızın beş duyuya da hitap eden özellikleri olsun. Sabah yataktan beri kaç farklı firma logosu gördünüz? Kaçı hatırınızda? Reklamcılar tarafından en fazla hedef alınan duyunuz gözlerinizdir. Çok fazla uyarıcıya maruz kalan görme duyunuz, önlem olarak körelir, görmezden gelir.

Fakat diğer duyularınız nispeten daha az uyarana maruz kalırlar. Bu açıdan, reklamlı içeriklere karşı korumasızdırlar. Markaların karakteristik reklam müzikleri olduğunu ve bunlar ile işitme duyumuzu hedeflediklerini söylesem, çok da şaşırmazsınız sanırım. Peki; koku alma duyumuz? O zaman soruyorum; ilkokul silginizin kokusunu hatırlıyor musunuz? Oyun hamurlarının? Bir paket bebe bisküvisi nasıl kokar?

Markanız için tüm duyuları hedefleyen mühürler oluşturun. Gözler için bir logo tasarımı ve kurumsal kimlik, kulaklar için bir fon müziği, burunlar için koku, parmaklar için doku. Müşterileriniz ile temasa girdiğiniz her alanda bunları kullanın.

Satışa Yönlendiren Bir Slogan Geliştirin

Herkes alışveriş yapmaya bayılır fakat kendilerine bir şey satılmasından nefret ederler. Bu nasıl bir çelişki? İçerisinde satış geçmeyen ama satın almak konusunda ilham veren bir slogan bulun. Bu sloganı tüm iletişim kanallarınızda kullanın. Nasıl slogan mı? Örnek: “Bir İyilik Yap Kendine

Muhtemelen rakipleriniz de var ve onlar da sloganlara sahipler. Onların sloganlarını bir tahta üzerine yazın. Bu sloganların ortak noktalarını ve ayrılan yönlerini belirleyip haklarında notlar alın. Bu size yön gösterecektir.

Potansiyel müşterinizi düşünün; kime satış yapıyorsunuz? Bunu düşünürken de gerçekçi olun. Her marka kalitesi ile rekabet etmez. Etmek zorunda da değildir. Sadece fiyat ile rekabet eden, satış sonrası hizmetler ile fark yaratmaya odaklanan birçok marka var. Bu markalar arasında kendi alanlarında çok başarılı olanlar da mevcut. Sizin markanız bu yelpazenin neresinde? “Biz kaliteyi ucuza satıyoruz kardeşim” diyenlerdenseniz, muhtemelen sizinle anlaşamayacağız. Markanızın konumunu bulduğunuzda, en azından bu konumu kabullendiğinizde sizin için her şey çok daha kolay olacak.

İki marka düşünelim. Bim ve Migros. Aynı sektörde, neredeyse aynı kalem ürünleri satan, kemikleşmiş müşteri kitlelerine sahip iki faklı marka. Şimdi anladınız mı konumdan ne kastettiğimi.

Bir Dil İnşa Edin

Dil inşa etmekten kastım tabelada ve araç giydirmesinde aynı logoyu kullanmak ya da bizim logomuz siyah tutturmak değil. Bunlar da önemli ama bahsettiğim dil çalışması içinde bunlar sadece birer kelime. Dil dediğim çok daha geniş ve sektörünüze uygun tasarlanması gereken bir deneyim.

En başta doğru başlamak, bir iletişim ajansı ya da tasarım atölyesi ile birlikte yol almak, markanız ile ilgili tüm iletişim ve tasarım kararlarının aynı masada oluşturulmasını sağlamak size bir tutarlılık katacaktır muhakkak. Ayrıca değişen müşteri tercihlerine göre güncellemelere de ihtiyacınız olacak. İşletme sahipleri, pazarlama kanalları arasındaki tutumluluk konusunu ne kadar ciddiye alır bilinmez, tüketiciler bu konuda gayet bilinçli emin olun.